Hisse Senetleri ve Hisse Yorumları

5 Şubat 2009 Perşembe

IMF ile anlaşma yapmasak ne olur?

Hiçbir şey olmaz, aslanlar gibi yolumuza devam ederiz diyebaşlamak isterdik ama maalesef soruyu bu şekilde yanıtlamak mümkün değil.

Gazetelerden okuduğumuz, haber bültenlerinden dinlediğimiz kadarıyla, Uluslararası Para Fonu (IMF) kabul edilemez nitelikte iki yeni taleple geldiği için görüşmelere ara verilmiş. Hükümet, IMF'nin yeni taleplerine veryansın ediyor. Tabii pazarlıklar sırasında böyle manevralar yapılmasını normal karşılamak lazım. Zaman zaman sert çıkıp, karşı tarafın taleplerini karşılamanın mümkün olmadığı mesajını vermek gerekir ki, karşı taraf taleplerini törpülesin veya tümden geri çeksin.

IMF'siz senaryo karanlık

Şu sıralarda duyduğumuz demeçleri bu şekilde anlıyoruz. Eninde sonunda kim kimin kolunu büker bilinmez, ama IMF ile anlaşma yapılacağı yönündeki kanaatimizi koruyoruz. Çünkü IMF'siz senaryo oldukça karanlık. Diyelim ki, hükümet bu iki talebin hakikaten kabul edilemez olduğunu düşünüyor ve bu talepleri yerine getirmektense, stand by yapmamayı tercih ediyor. O zaman, hükümetin şöyle bir senaryo çerçevesinde olabilecekleri düşünmesi gerekiyor. Hükümetin IMF ile anlaşmadığı duyulduğu anda -ister anlamlı bulun, ister anlamsız- ilk akla gelen, Türk hükümetinin ciddi bir program uygulamaktan kaçındığı olacak. Burada çok başarılı olarak sonuçlandırılan stand by sürecinde, yapısal önlemler ile bütçe önlemlerinin alındığı tarihlerin gözden geçirmelerden kısa süre önce ya da gözden geçirme sırasında alındığını hatırlatmak isteriz. IMF heyeti gelmeden önlemleri almayan, erteleyen; ancak heyet geldikten sonra karar almaya başlayan bir tarzınız varsa, piyasa sizin tek başınıza gereken önlemleri zamanında alacağınızı varsayamaz, kendi pozisyonunu buna göre belirleyemez.

Piyasanın desteği şart

Hükümetin, mali sorumluluktan uzak bir çizgide ilerleyebilme ihtimali, faizlerin yükselmesine neden olacak. Daha da önemlisi, IMF'den fon girişi sağlayamayan, bu nedenle de dış ödemelerini ancak cepteki dövizleri satarak yapabilecek bir ülkeye, özel sektör sermayesini çekme ihtimali çok yüksek değil. Kurların daha yüksek bir platoda dengeye oturması, ekonomik daralmanın daha da derinleşmesi kaçınılmaz. Kısacası, kamu daha çok harcama yapmakta, hayali gelir bütçesini piyasaya empoze etmekte ısrarcı olursa, belki kamu harcamaları artacak ama bu ekonomik büyümeyi sağlayamayacak, çünkü yükselen faizler ve kurlar özel sektör talebi öldürecek. Sonuç olarak, eğer IMF'nin talepleri, Türkiye'yi daha derin bir krizle başbaşa bırakabilecek risklerin bile göze alınmasını gerektirecek kadar kabul edilemez ise, içinde bulunduğumuz ortamda en mantıklısı, hükümetin kendi başına kredibilitesi yüksek, çok daha önden yüklemeli, yapısal sorunları çok kısa bir sürede çözmeyi hedefleyen bir programı ortaya koymasıdır. Öyle bir programın başarılı olması için önkoşul piyasaların desteği.

IMF'nin talepleri bilinmeli

Piyasalar da IMF'siz programı desteklemeden önce, IMF'li programın neden kabul edilmediğini, yani bu kabul edilemez nitelikteki taleplerin neler olduğunu duymak ister. Eğer gerçekten böyle bir tercih yapılsaydı, yani IMF ile anlaşmanın yapılmama ihtimali yüksek olsaydı, şimdiye kadar IMF'nin kabul edilemez taleplerini resmi ağızlardan duymuş olurduk ki, yola IMF'siz devam etmeyi planlayan hükümetin IMF'siz programına destek verelim. 260 milyar TL'lik bütçede 4-5 milyar TL'lik kesinti yapma marjı olmadığına inanmak mümkün değil. Basına açıklanmayan IMF talepleri, şimdi olmasa da seçimden sonra kabul edilebilecek taleplerdir belki de...

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]



<< Ana Sayfa