Hisse Senetleri ve Hisse Yorumları

18 Şubat 2009 Çarşamba

Yerel seçimlere kurban giden ekonomi

İktidar ile muhalefet arasında giderek sertleşen yerel seçimsüreci, ekonominin aciliyetle beklediği adımların gecikmesine neden olmakta.

Kerem ALKİN

Dış konjonktür kötüledikçe, belirsizliklere gömülmüş Türkiye'nin etkilenme derecesi katlanacak.

Küresel krizin uluslararası alanda ikinci aşamaya geçme emareleri gösterdiği bir süreçte, başta Uluslararası Para Fonu (IMF) olmak üzere, birçok uluslararası ve ulusal kurum batı bankacılığındaki toparlanmadan memnuniyetsizliğini ve endişelerini dile getirirken, dünyanın tanınmış reel sektör firmalarının artan finansman ve talep sorunları Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilere olası etkileri açısından dikkatle takip ediliyor. IMF, Orta ve Doğu Avrupa bankacılığı ile ilgili endişelere ve yine aynı ekonomiler için daha derin bir resesyon riskine işaret ederken, küresel boyutta resesyon ve işsizlikteki tırmanışın ne zaman ve ne boyutta duracağını kimse kestiremiyor. Türkiye ise, dışarıda böyle bir tablo etkisini artırırken, giderek ekonomik meselelerin öncelikli olma özelliğini yitirdiği bir süreç yaşıyor. İktidar ile muhalefet arasında yerel seçim süreci giderek sertleşirken, hükümetin ekonomik alanda atabileceği adımların gecikme ihtimali de artıyor.

2009 büyümesi muallak

Bu süreçte, başta Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) olmak üzere, Hazine'den sorumlu Devlet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası'nın acil olarak farklı senaryolara bağlı çözüm modelleri üzerinde çalışmaları hızlandırması gerekmekte. Kur rejiminin değişmesi gerekir mi, sermaye hareketlerine bir sınırlama gerekiyor mu, reel sektörün yurtiçi ve yurtdışı kredi borçlarının yeniden yapılandırılması gerekecek mi, reel sektörün finansman ihtiyacının karşılanması için ne tür çözüm modelleri oluşturulabilir, bu konular üzerine çalışmaların hızlandırılması gerekmekte. Ekonomi yönetiminin büyüme ile ilgili revizyonu nedir; bu revizyona bağlı olarak bütçe ve kamu finansman programındaki hedefler nasıl değişecek; bütçe gelirlerinde bir revizyon olacaksa, bunun harcama hedeflerine yansıması nasıl olacak; bu konuda çalışmaların bir an önce ele alınması gerekiyor. Umut ediyorum ki hükümet, ekonomi yönetimine, bürokratlara ‘sakın ola, yerel seçimler bitmeden yeni büyüme hedeflerini gündeme getirmeyin, milletin aklını karıştırmayın' demiyordur.

Senaryolar belirsiz

Ancak, dünyanın önde gelen ekonomileri, küresel krizle ilgili adımlarını hızlandırmalarına rağmen, dünyanın önde gelen şirketlerinin bu krizden beklenenden daha fazla etkilenecekleri görüşü ağır basmaya başladı ve bu görüşe bağlı olarak dana da daralacak olan dünya ticaretinden Türkiye'nin ihracat hacminin ne ölçüde etkileneceğini kestirebilmek mümkün değil. Küresel krizle ilgili endişeler giderek hız kazanırken, yurtiçi talebin akıbetinin ne olacağı, işletmelerimizin bu dönemde ne kadar mal satabilecekleri, üretimlerini, kapasitelerini ne kadar koruyabilecekleri, ne kadar daha işçi çıkarmadan ayakta kalabilecekleri meçhul.

Reel sektörün para kazanma, sattığı malın parasını tahsil etme sorunu daha da ağırlaşırken, bu ölçüde bir krize tarihinde ilk kez çok sağlam bir yapıda yakalanmış olan Türk bankacılığı, verdiği kredilerin tahsilatında ciddi aksamalar başladığında, mevcut sermaye yapısını korumakta ne ölçüde başarılı olabilir? Bu noktada, reel sektör firmaları nasıl ayakta tutulacak, nasıl tahsilat yapacak, bankalara kredi borcunu ne ölçüde ödeyebilecek, bu temel başlıklarla ilgili senaryolar konusunda hiçbir ayrıntıya sahip değiliz.

Muhalefet de ilgisiz

Peki, muhalefet ne yapıyor? Bu dönemde, muhalefet partilerinin reel sektörü bir kez ziyaret ettiklerini görmedik. Reel sektörün sorunları, ekonominin temel başlıkları hem iktidar, hem de muhalefet tarafından masaya birlikte yatırılamadı. Küresel krizin nedenleri ve olası etkilerine yönelik olarak Meclis'te hiçbir şey konuşulmadı. Reel sektörün ayakta kalma mücadelesine muhalefetten bir çözüm önerisi gelmedi. Hükümet'in şu ana kadar Meclis'e sunduğu çözüm önerilerine muhalefetin bir katkısı olmadı. IMF konusu başta olmak üzere, Türkiye ne yapmalı, alternatif çözüm modelleri ne olabilir, reel sektör nasıl desteklenmeli, muhalefetten doyurucu bir açıklama görmedik.

Yerel seçim sürecinde siyasi tansiyon giderek yükseldi ve sonunda IMF başlığı, reel sektöre yönelik çözüm paketleri, pek çok konu sürüncemede kaldı. Meclis'in ekonomik sorunlara yönelik olarak atabileceği adımlar için birkaç gün kaldı. Mart ayında Meclis yerel seçimler nedeniyle çalışmalarına ara verecek ve dünya ekonomisinde kriz tırmanışını sürdürürken, yerel seçimler nedeniyle, bir aylık en kritik süreyi boşa geçirmiş olacağız. Yani, hem iktidar, hem de muhalefetin, dünya ekonomisinin başına gelen en ağır krizlerden birisine yönelik olarak, Türkiye için bir araya gelmemesi, ekonominin yerel seçimlere kurban gitmesine neden olacak. Peki karşılıklı suçlamalar ve yolsuzluk dosyaları havada uçuşurken, reel sektörün su ne?

Etiketler: , , , , , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]



<< Ana Sayfa